çok aşklılık

Romantik ilişkilerimizde biriyle çiftleşerek mutlu bir yaşam sürebileceğimiz tavsiye edildi bize. Peki ya gönlümüz çok genişse ve bizi mutlu eden birden fazla aşkı aynı anda yaşamaksa? Bugün de çok aşklılık üzerine güzelleyelim istedik…

Görülmemiştir böyle aşk inan dünyada… Ne biçim sevgi üç kalp bir arada…” şarkısı yarım asırdır dillerde… Kulağa ne de uzak geliyormuş o zamanlar birden fazla aşkı kalbe sığdırma fikri…. Çünkü romantik ilişkilerin bir tek eş ile yaşanması idealize edilmiş hep. Başrolde Esas Kadın ve Esas Adam vardır, yan roller geçer ve giderler. İyi ama ya yan rollerde de Esaslı Adamlar varsa? O zaman çok aşklılık diye bir gündemimiz oluyor işte…

Çok eşli olmak ya da tek eşlilerin sevdiği tabirle söylersek “tek eşli olmamak”, birden çok kişiyi sevmek, gönlüne daha fazlasını sığdırmak demek. Daha da fazla aşk yaşamak demek. Alıştığımız düzende bir kalp bir kalbi sever diye yaşadığımızdan, ilk duyanlar için başta şaşırtıcı, sonra ikna edici olan çok aşklı yaşama kavramı, açık evlilikler içerisinde pekala yaşanabiliyor. Bilhassa İngiltere’de çok yaygın olduğu görülen çok aşklı yaşamlar, halen akademik düzeyde yeterince incelenmiş değildir. Hayatın değişen şartları, teknoloji ile hızlanan günlük aktiviteler ve çeşitlenen kimlikler, duygusal beklentileri de çeşitlendiriyor. Ahlak bekçisi kesilip insanları itham etmek yerine bu komplike kavramı her türlü yanlış anlamayı giderecek şekilde incelemeye karar verdik.

 

Çok aşklılık nedir?

En basitinden söylersek, çok aşklı bir hayat, “aynı anda birden fazla partnerle duygusal ya da cinsel beraberlik kurma” pratiğidir. Çok eşlilik ile aynı şey değildir. Çok eşliliğin temelinde swinger ilişki yani çiftler arası beraberlik kurmak vardır. Yani kendi eşiyle, başka insanlarla eşleşmek vardır. Oysa çok aşklı kişinin yaşadığı ilişkiler birbirinden apayrıdır, çoğu zaman (hatta hiçbir zaman) birbirlerini tanımazlar. Hayatına aynı anda girmezler, aynı anda çıkmazlar. Bazısı hayatına hiç girmez, hep arafta durur ama yıllarca da çıkmazlar çemberden. Başladığı aşkların sesini kısmayı göze alsa da toptan bitirmeyi sevmeyenlere, birini bitirmeden yenisine başlayanlara çok aşklı denir. 

 

Aşka âşık olmak diye bir şey var

Bir kere adı üstünde bu “çok aşklılık”. Bu aşkla ilgili birşey, sayıyla ilgili değil. Bu kelimenin aslı “polyamory”, Yunanca ve Latince karışık bir kelime. “Çok sevmek” demek. Bir kişiyi çok sevmek değil, çok kişiyi sevmek anlamındadır. Aşka âşık olanların doğasında olandır. Doğrusu da bu değil midir? Birini çok sevince, tüm beklentilerinizi üstüne yükleyince, onu boğmuş olmuyor musunuz? Bazen insan da aşkını dört duvara sığdırmak yerine güzellikler içinde bölüştürür. Hem aşkları büyür, hem hayatı daralmaz. 

Hâlâ tam oturmadı mı kafanızda? Sıkıntı yok, detaya iniyoruz, netleşiyor her şey…

 

Çok aşklılık karşılıklı rıza ile mümkün

Çok aşklı olmanın ne olduğunu bilmeyenlerin kafasında ilk canlanan şey eşini aldatmak ve sadakatsizlik olacaktır. Oysa çok aşklılık tamamen karşılıklı rızaya dayalıdır. Dürüstlük, samimiyet ve transparanlık esastır. Herkes birbirinin durumunu bilir, saygı gösterir ve incitecek bir harekette bulunmaz.

 

Dürüstlük ve samimiyet

İnsanlar arasındaki her tür ilişkinin sağlıklı yürümesi aralarındaki iletişimin kalitesine bağlıdır. Ve iletişim, çok aşklı hayat sürenlerin en güçlü tarafıdır! Duygularını yansıtma ve ifade etmek konusunda açık davranırlar ve karşılarındaki kişiyi incitecek sırlar taşımazlar. Bu sayede her türlü yanlış anlamadan kaçınabilir ve samimiyet içinde mutlu ilişkiler yaşayabilirler.

 

Çok aşklılık ne değildir?

Artık çok aşklı bir ilişki içinde olmanın nasıl bir şey olduğunu öğrendiğimize göre, şimdi de nasıl olmadığını inceleyelim ve tüm olası yanlış anlamaları ortadan kaldıralım!

 

Hiç bağlanmıyorlar(mış)

Çok aşklılık, birine bağlanmaktan kaçınmak değildir. Birden çok kişiye bağlanmak demektir. Hercailerden tamamen farklı bir kafada yaşarlar. Hercai olan sürekli yeniyi arar ve yeniye kapılınca, eskiyi unutur. Çok aşklı insan için de aynı iştahla yeniye kapılmak vardır da, eskiyi unutmak kesinlikle yoktur. Herkesin yeri ayrı, herkes yerinde güzel… Maymun iştahlıdan ne farkı var derseniz; maymunun kucağına beş portakal sığar. Yerdeki altıncıyı alayım derken her eğildiğinde kucağından birini düşürür. “Hepsini alıcam” inadıyla saatleri geçer gider yorulup bayılana kadar. Çok aşklı insan kucağından kimseyi indirmez, böyle bir şey yok… Ne hercainin vefasızlığı, ne maymun iştahlının “hepsi benim”ciliği yoktur.

Çok aşklı olmak birden fazla kişiye sadık ve bağlı olmayı beraberinde getirir. Tek eşli ve hiç aşklı insanlardan daha kararlı olduklarından emin olabilirsiniz zira iki ayrı bağla daha da sıkı bağlanabilirler..

 

Herkesle yatıyorlar(mış)

Kendini duyguları ve arzuları konusunda serbest bırakmak demek, her önüne gelen ve her isteyenle yatacak demek değildir. Çok aşklı olmak, aşk duygusuyla biri(leri)ne bağlanmakla ilgilidir. Bu bağlantı koptuğunda o kişiyle yatmaya devam etmesini gerektirecek bir sebep kalmaz.

 

Hiç kıskanmıyorlar(mış)

İki çok aşklı insan birbirinin aynı anda birden fazla ilişkide bulunmasına müsaade ediyor demek, hiç de kıskanmıyorlar demek değildir. Bu bizi yukarıda bahsedilen karşılıklı rıza kavramına geri götürür. Partnerler, ilişkileri için temel kuralları belirlememiş iseler, birbirlerine karşı karşı kıskançlık ve kızgınlık hissetmek gerçekten kolay hale gelir. Bu nedenle, herkesin mutlu olacağı bir hayatı denge içinde tutabilmek için, birbirlerinin hayatları içindeki rollerini net bir şekilde tanımlamak ve saygıda kusur etmemek gerekir.

Sözü toplamak gerekirse, bazı insanların sevdaları bitmez, çünkü bitmesi için sebep olmaz. Ve o sürerken başka sevdalara da dalabilir. Kimse kimseyi yargılamaz, kimse kimseye gönül koymaz. Gönüller büyür, aşklar katlanır. Nasılsa gün gelir herkesin rüzgârı diner, o zaman da elinizde kahve balkonda uzaklara dalar dalar “Benden selam söyleyin bütün aşklarıma” şarkısını dinler eskileri yad edersiniz.